3 Eylül 2010 Cuma

Stress


Seviyorum ben Mehmet Öz'ü; aksanlı konuşması, alternatif tıbba verdiği önem, uslubu, bilgisi çok hoşuma gidiyor. Daha geçen gün düşündüm; aslında Filiz Akının kitabını okuyorum buaralar ozaman geldi aklıma bu kadar bilgililer bu kadar dikkatli beslenip, dikkatli yaşıyorlar acaba hiçmi hasta olmuyorlar diye. Oluyormuş bak. Bağırsak kanseri teşhisi konulmuş.. Genetik de değişmiş, demekki bu ne demek oluyor çağımızın illeti stress iyi yaşayan yaşamayan herkesi yakalayabiliyor ve maalesef bütün hastalıklarında başlangıcı olarak damgalanıyor.
Kendimden örnek vereyim gayet dikkat beslenirim, ot çöp bitki vs önemserim, acı yemem, baharat aşırısını yemem, kızartma çok nadir, kola vs asitli şeyleri o da nadir. Ne oldu biliyor musunuz 4 sene önce ciddi bir mide kanaması geçirdim. Nedeni mi ? Stresse dayalıymış..

Mehmet Öz e çok geçmiş olsun umarım çabucak üstesinden gelir. Onunla birlikte bu hastalıkla uğraşan herkes şifa bulur.
Dedimya Filiz Akının kitabını okuyorum diye içim parçalandı okurken azçok biliyorum kanser hastalarının neler yaşadıklarını fakat bu kadarını beklemiyordum... Sık sık yazıyor sağlığınız yerindeyse hayatın tadını çıkarın olmadık şeyleri büyütüp sorun haline getirmeyin hiçbirşey sağlıklı yaşamaktan önemli değil diye..
Toplumca öğrenmeliyiz sakın yaşamayı, huzurlu olmayı çok fazla önemsememeyi, takmamayı....
Bence okullarda da stressiz yaşam dersleri verilmeli. Nasıl daha pozitif yaşarız konuları bolca işlenmeli..

Herkese stressiz haftasonu diliyorum..
Bol neşeli, bol mutlu, bol eğlenceli, booollca huzurlu..

3 yorum:

ŞEKER dedi ki...

Evet, bence de huzurlu olmalı, güzel düşünmeli..
Ben Mhmet Öz'ün bu dururmunu okuyunca aklıma hemen şu geldi. O adam bile kanser olduysa ben de kimbilir neler çıkar ki ben hiç de sağlıklı yaşayan biri değilim..

Hande dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum sana canım hayatta en önemli şey sağlık..

elfeyp dedi ki...

En önemlisi moral aslında haklısın. Uzun yıllardır kanser tedavisi gören bir arkadaşı var anneannemin. Yaşı da 70'e yakın. Kemoterapiden saçları dökülüyor, sonra tekrar çıkıyor falan. Ben gördüğümde rengarenk bir tülbent takmış, 'Şu illet geldi geleli ağda derdinden kurtuldum valla.' diye güldürüyordu bizi. O kadar barışık hayatla, hastalığıyla. Ölmüyor ama sürünmüyor da. Ya da öyle görünmek istiyor hastalığın karşısında...