15 Aralık 2011 Perşembe

Söz veriyorum kar daha çok olacak..

Çok kızıyorum kendime. Sabırsızlığıma, düşüncesizliğime, çabuk parlamama, kızdığım şeylerin acısını sincaptan çıkartmama, çok kızıyorum. Bugün yazıyorum kendime ders olsun diye birşey söylerken bir şeye kızarken düşünerek yapmaya kendi kendime söz veriyorum,daha çok şükretmeye daha azla yetinmeye ve en önemlisi birşey için bir kişi için yapılan şeylerden, iyi kötü, maddi manevi bir karşılık beklememeye.
Neyse o neysem o.
Mutlu anne mutlu çocuk unutmamalıyım..

Düşündüğümüzde dert edecek o kadar çok şeyimiz varki ama yine düşündüğümüzde dert ettiğimiz şeylerin dert olmadığını anlayabileceğimiz çok şey de var.. Niye dertlendim o bende kalsın
Ben her blogu açtığımda bu yazıyı okuyayım her okuduğumda hatırlayayım dertlenmeyeyim. Benim aynam var karşımda her gün baktığım oğlum. Ben neysem biz neysek o da o. Söyleneni değil gördüğünü öğreniyor, yapıyor.
Kızmamam lazım ona anlamam lazım. Her anne gibi arada olan annelik vicdan muhasebesi yapıyorum ben bugün. Bu günkü muhasebem biraz canımı acıtıyor keyifsizlendiriyor beni. Geceden başladı keyifsizliğim gün boyudur sürüyor belki yazdıkça rahatlarım dedim. Herzaman olduğu gibi yazarak daha rahat anlatıyorum gönlümdekileri ben.
Bugünkü keyifsizliği sadece sincapa yüklememek lazım onuda unutmayayım genel bir keyifsizlik bu. Belkide günlerdir içe atışların keyifsizliği, yetememe düşüncesinin keyifsizliği, işe yaramıyorum hissi keyifsizliği..Bilmiyorum dedim ya kızıyorum kendime uzun bir sürenin toplu vicdan muhasebesi galiba kar dan çok zarar var bu ara..

Söz veriyorum bir dahaki hayat muhasebesinde ve annelik muhasebesinde kar daha çok olacak..

Sevgiler...

17 Ekim 2011 Pazartesi

Sonbaharı yaşamadan kışı gördük..

Sabah kapıyı açtık birlikte Yağız oğlanla anne üşüdüm çok soğuk uuuu dedi. O kadarda soğuk değil oğlum dedim, ama tedbiri elden bırakmadım oğlumu dinledim kısa botlarımı giydim.. İyiki giymişim buuzzz gibi bir hava var Bodrumda öyle böyle değil dün daha t-shirtle gezenler bugün montlarla botlarla..
Birgün arayla daha sonbaharı yaşamadan kışı gördük hadi hayırlısı diyelim bu anormal mevsim geçişinden dolayı gelecek olan hastalıklara vs kapatalım kapılarımızı..

Sabah okudum yollar kapanmış kar yüzünden, heryer çok soğukmuş..  Babam dediki bu sene çok sert bir kış olacak..
Dışarıda çalışanların, ısınamayanların Allah yardımcısı olsun..

11 Ekim 2011 Salı

Bizim bez paraları artık cepte...

Bizim bez maceramız 4 ağustos gibi başladı.. Ben sanırım biraz sakinim bu bırakma bıraktırma konularımda oğlumda en az benim kadar rahat şükür.. Anne sütünü bırakmada emziği bırakmada biberenu bırakmada çok yardımcı olduk birbirimize, kolay oldu şükür. Okuyoruzya hazır olunca zaten belli olacak vs diye.. Çokta belli olmadı yağızın ulu orta herkesin içinde yapardı kakasını hiiiç kokuya ıkınmaya umursamadan rahat rahat herkesin gözünün içine baka baka..
Yaz başı babasıyla benle birlikte tuvalet rehberliğimizi başlatmıştım ama hani öyle bezi bıraksın diye değil bilsin tuvalet neresi ne işe yarıyor diye.. Kendince bizimle takılıyordu tuvalette lazımlığı oturak yada tabure olarak kullanıyordu pek bir icraatı yoktu. Çocuğa bir akşam ilham geldii. Anne çişim geldi dedi ben tabi ağzım açık mest durumda tuvalete, evet oturdu yaptı çişini sonra o akşam bez bağlamadım 2 saatten fazla bezsiz gezdi arada sordum çişin varmı gelince söyle yine çişi tuvalete gönderelim gitsinler diye.. O akşam birkaç kez yaptı ama tabi biri tuvalete ise diğeri salona :)
Sonraki günler her akşam bez bağlamadan geçti akşamımız bazen söyledi bazen altına yaptı bazen söyledi giderken tutamadı gibi. Haftasonu evde olduğum gün tüm günü bezsiz geçirdik anlattım tabiki sende bizim gibi tuvalete yapıyorsun artık altında bezin yok tuvaletin geldiğinde hemen gel yapalım abisin artık sen büyüdün dedim ogünüde tabiki kazalı geçirdik o günden sonraki günleride..
O haftasonundan sonra evde olduğu süre içinde hep bezsiz gezdi dışarı çıkarken ve geceleri bez bağlandı ilk gün rica ettim anneme ve k.valideme çok sık değil ama yarım saat yada 45 dk bir çişin varmı diye soralım 1 hafta kadar sordular sonrasında ise sormayı bırakmalarını rica ettim yağızın yanındada söyledim yağıza sormanıza gerek yok o artık büyüdü çişi ve kakası geldiğinde söyleyebilir diye.. evet ben büyüdüm diye tastikledi onayladı taki 10 gün öncesine kadar arada kaçırmalar kazalar oluyordu özellikle kakada son 1 haftadır kazalar nerdeyse sıfıra indi. Şimdi kaka çiş hepsini söylüyor koşturarak tuvalete gidiyoruz.. 2 yaş 2,5 ayda bizim çiş kaka mevzusu tamamdır..

Dün gece de 5. gecemizdi bezsiz geçen beş gecede bir defa altına yapmış onda benimde hatam var yatmadan önce dalgınlığıma geldi tuvalete götürmedim.. İlk gece uyandırmaya korktum 2. gece altına yaptığı için üstünü değiştirdim tekrar tuvalete götürdüm yatırdım ve uyudu sonraki geceler uyanıp tuvalete mutlaka bir kez götürdüm. Böylece yaklaşık 2 ay sonra nerdeyse bezsiz günlerimiz başladı.. Çok şükür
Tabiki bu yağızın bez bırakma tekniği oldu her çocuk farklı her anne farklı herkesin  yöntemi farklı olabilir ama ben yağızda yaptıklarımı kısaca özet geçeyim belki işine yarayanlar olur..


Çok üstüne düşmek hırs yapmak üstelemek tam ters tepki verebiliyor ben ne kadar rahatsam o da o kadar rahat oluyor..
Bence çocuğun hazır olması çok önemli annenin hazır olması bir işe yaramıyor maalesef..
2 yaştan önce yada hemen sonra tuvalet herberliği yaptık biz, gösterdik anlattık..
O hazır olduğunda ben,anane ve babanneninde hazır olduğunu anlayıp operasyona başladık en önemlisi pes etmedik gündüz bez bağlamadık sağolsun yağızda çok inat yapmadı..
Dışarı çıkarken bez bağlarken her defasında söyledim belki tuvalet bulamayız diye bağlıyorum senin tuvaletin gelirse sen yinede söyle diye..
Birkaç kez dışında altına yaptığında sakin davrandım olur böyle şeyler sileriz temizleriz bir dahakine yetişirsin diye ekledim..
Çocuğu çok bunaltmadan sadece çişe tuvalete odaklayıp öğreninceye kadar onu baskı altında tutmamaya çalıştık hep birlilte.. Belki yardımı olur bizimle aynı arifede olanlara..

Zamanı gelen her çocuğa bezsiz günler diliyorum :))

8 Ekim 2011 Cumartesi

Hu huu..

İsteyerek bilerek yazmayanlardanım bugünleri hatta bu ayları.Yazmaktansa okumak daha çok zevk veriyor şu zamanlarda belki bu yazıyı yazıp yeniden byes diyebilirim bir süre yada tekrardan istikrarlı şekilde yazabilirim..Bilmiyorum şuanda tek istediğim minik sincap tatlı balık yağız oğlanın bugünlerde yaptıkları gelişimi vs. yazmak Burası benim hatırlama köşem ya unutmayayım taze kalsın diye.


Çok çok mızmızlayan çok çok konuşan ota b. ağlayan ama çok tatlı bıcır bıcır bişey oldu bugünlerde. Sabah gözünü açıyor kendi kendine konuşarak gece gözlerini kapatıyor kendi kendine konuşarak yani tüm gün bıdır bıdır birşey anlatıyor..
Derdini sıkıntısını taleplerini istemediklerini istediklerini anlatacak kadar konuşuyor şükür bazen 4 kelime birleştiriyor güzel cümle kuruyor. En çok sevdiğim kelimesi ok. Anne uyudum ok (uyumak istemiyorum) anne yedim ok (yemek istemiyorum ) olumsuz eki yok yağızda şuanda..


Koca adam gibi söz dinliyor anlıyorki her söylenene tamam evet hı diyor.. Sohbet ediyor kızıyor bağarıyor bildiğin bir birey daha var evde..


Gündüz tamamen bezsiz geziyor dün gecede bezsiz yatırdım sabah kuru kalktı dışarı çıktığında bez bağlıydı geçen gün kipadayız çişim geldi dedi annecim bezin var altında yapabilirsin tuvalet olmayabilir burda dedim anne hayır çişim geldi dedi tekrar ozaman eve gidinceye kadar tut çişini dedim beklemeyi tutmayı öğrensin diye sustu.. Tam çıkıyoruz anne çişim geldi dedi tekrar baktım olmayacak aaa bak burda varmış tuvalet görmemişim dedim babasıyla aldılar wc nin yolunu çok hoşuma gitti. Bakalım şimdilik hayat bezsiz daha güzel diyoruz..
Boya yapmayı, kepçe iş makinaları ile oynamayı kitap okumamı kayu izlemeyi çiçek sulamayı toprakla oynamayı çok seviyor buara.
Pek paylaşımcı değil bu aylarda normal olarak herşey onun herşeye o karar vermek istiyor istediği olmayınca eğer çok kızdıysa elindekini atıyor. Arada krizleri oluyor ama ilgisini başka şeye çekerek yada onu değil ama bunu yapalım diyerek sakinleşiyor..

Yağız oğlan maceralarına bir yenisini daha ekledi.. Dün sabah odasına girdi kapıyı kapattı tokmağın sesini duydum yanına gitmemle kapının kapanması kilitlenmesi bir oldu.. Tokmağı çevirirken sanırım kilidine bastı böylelikle balkon kapılı 3. katta olan odasında kilitli kaldı. Neyseki kilit kırıldı kapı açıldı. Kapı açıldığında en köşeye tünemiş anne korktum diye ağlağan bir can vardı eli yüzü kıpkırmızı ağlamaktan anne bida aptım yok diye diye ağladı sarıldı kıyamam ben sana bu korku sanada bana da yetti
Bugünlük bizden haberler bunlar..

9 Ağustos 2011 Salı

Buara en basit şeylerden çok mutlu oluyorum..

 En küçük şeyden balkonu yıkadıktan sonra çıkan temizlik kokusundan yıkarken çiçekleri sulamaktan suladıktan sonra çiçeklerin hemen canlanmasından yağızın balkondaki sulara şap şap ayaklarını vurmasından akşamları kocayla o temiz balkonda içilen yorgunluk kahvesinden yağızın 4 gündür günün çoğunluğunu hatta bütün günü bezsiz geçirmesinden ben evdeyken anne çişim geldi demesinden çişini yaptıktan sonra yüzündeki gülümsemeden yaşasın demesinden, sabah ezanına uyandığımdan, ezan sesini duyduğumdan, sabah o serinlikte ohh mis gibi uyuduğumdan çok mutlu oluyorum..
Deli annem yazıyorya mutluluk dersleri, bugün bende yazayım dedim kendime hayatta ne kadar çok mutlu olduğum şey var onu hatırlatmak istedim kendime gerçektende ben buara bu yukarda yazdığım şeylerden çok mutlu oluyorum.. Şükürler olsun..


3 Ağustos 2011 Çarşamba

Yeni görünüm..

Değişiklik istedim blogda . Nasıl olmuş..


Ben hala kendi bloğuma yorum yazamıyorum ve yazı karakterimi burda kayıtlı olanlardan farklı olmasını istiyorum nasıl olacak o bilen var mı??

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Ucak oldum uctum...

2 yaşına kadar şükür ki abartılacak bir düşme kalkma durumumuz olmadı çokta zırt pırt düşen bir çocuk olmadı biraz temkinlidir garanticidir gözükaradır ama emin olduktan sonra.. 2 yaşına girdiği saatlerde 9 aylıktan beri çıktıp indiği merdivenlerden aşağıya yaklaşık 8-10 basamak kadar uçak gibi uçup aşağıya çakıldı bakmayın böyle şakacı konuştuğuma neler hissettiğimi azçok bilirsiniz. Öldüm bittim gittim ben biraz soğuk kanlıyımdır bu durumlarda ama o gün pek sıcak kanlı oldum ben telaşlasınca o daha da çok ağlamaya başladı sonra hemen toparlanınca herşey normale döndü, çok şükür birşeyi yok... Ertesi gün nasıl düştün uçtun aşağıya diye bir konuçma geçti aramızda.. Arkasından babam aradı konuşuyorkar dedesine düştüm ucak oldum uctum diye anlatıyor babamda ne diyor bu dedi.. Ucak olmuş uçmuş..
Kaşı gözü sağlam ama o günden beri rekor kırıyor hemen hemen hergün düşüyor bir yerlere vuruyor..

Yeni annelere bu konuda bazı önerilerim var.. Çocukların düşmesinde veya küçük kazalarda neler hissedildiğini hepimiz biliyoruz elf in tabiriyle kalbimiz kıyma makinasına giriyor kıyılıyor kan basıncımız düşüyor bayılacakmış gibi oluyoruz elimiz ayağımıza dolaşıyor mahfoluyoruz evet bunların hepsinin bende fazlasıyla hissediyorum ama elimden geldiğince hissettirmiyorum.. Çünkü biz panikledikçe onların telaşları artıyor daha da çok ağlamaya başlıyorlar hatta çoğunlukla krize giriyorlar ağlamaktan bazen acılarından değil telaşlarından bizi öyle gördüklerinden ağlıyorlar..
Çok zor ama olabildiğince soğukkanlı yaklaşıp gerilimi ona hissettirmeden evet düştün canın acıdı ama geçecek şimdi krem sürelim buz tutalım bakalım geçecekmi vs diye yaklaşınca ve biraz konudan uzaklaşınca daha çabuk sakinleşiyor ben genellikle farklı konular hakkında birşeyden bahsedip orasında burasında birşey varmı diye iyice kontrol ediyorum o sakinleşirken normale dönerken bende normale dönüyorum.. Ah vah tüh evladım ne oldu gittimş bittimi diye yaklaşıldığında olay krize dönüşebiliyor...
Tabiki herkesin yapısı bir değil herkes aynı değil ama elimizden geldiğince sakin olursak daha çözümsel olursak herşey daha çabuk iyileşiyor..

26 Temmuz 2011 Salı

Bugün senin doğum günün..

Bugün senin doğum günün..



Dün gibi aklımda unutmak mümkün değiil sabah telaşla kalktım son saatlerin dedim bendeki, bana bağımlı yaşadığın son saatlerin son dakikaların bağımız kopuyor dedim gidiyorsun benden..

Evi topladım, tekrar eşyalara göz attım eksik varmı diye eksik olsa ne olacak sanki ama telaş işte, çiçekleri suladım tamam hazırım dedim. Kendim kullanayım arabayı dedim yok dedi baba bugün ben kullanayım 9 ay hamilelikten eser yoktu son saatlerde bari hamileymişsin gibi davran dedi peki dedim, oturdum yan koltuğa doğru sana kavuşmaya...
Son bana bağlı fotoğrafında belliydi nasıl olacağın, kime benzeyeceğin, ne kadar çirkin olacağın..

Çok ağladın haklıydın bende yaşadığın 9 karanlık dar aydan sonra çok ağladın..Sonra yanıma geldin, sustun ben ağladım..
Seni gördüğüm ilk saniyede çok çirkinsin dedim sana çirkinsin ama benimsin, benimlesin.. Hoşgelmişsin aramıza..

Beni anne yaptığın o gün değişti hayat bende..

İyiki doğdun. Doğum günün kutlu olsun. Şansın bahtın hep açık olsun..







.

IsTaNbUl 1

Döndük evimize 5 gün oldu hatta, çok tembel oldum ben bu blog konusunda okuyorum yorum yazıyorum ama kendi bloguma yazamıyorum..
Hem tatil hem düğün hem sağlık nedenlerinden dolayı istanbuldaydık.. İlk gittiğimiz gün düğüne ertesi gün göz doktoruna diğer günlerdeyse gezmelere..
Babamın göz kontrolü aynı zamanda benim göz kontrolüm içim hastaneye gittik babam gayet iyi şükür.. Ben ise sol göz 2 numadanda fazla miyop sol gözde ise retina duvarında incelme varmış.. Sol gözümden lazerle küçük bir operasyon oldu sağ göz içinse yine lazerle operasyon için zaman belirledik.. Gözlükten kurtulacağım inş. Aralık gibi..
Gezmeler anlatılmakla bitmez güzel anılarla döndük..
dev akvaryumu ziyaret ettik, boğaz turu yaptık, çok alışveriş merkezini ziyaret ettik, telli babada dua ettik, beylikdüzü pazarını gezdik..




15 Temmuz 2011 Cuma

İstanbuull...

Tıngır mıngır gidiyor herşey. Şükür bunada kötü gitmesindense tıngır mıngır gitmesi iyi birşey..

Bu akşam istanbula gidiyoruz yağız oğlan,anane,dede,niloş,dayı ve küçük anneyle..  Azıcık endişeliyim uçak konusunda nasıl durdururum onu 45 dakika diye oyuncak kitap yüklenip binmek lazım uçağa..
Biraz ters oldu bizim iş bütün istanbul bodruma taşınırken biz istanbula. :)
Güzel olacak..Çoluk çocuk 5-6 gün oralardayız..

Dönüşte güzel anılarla resimlerle buralardayız..

27 Haziran 2011 Pazartesi

Yorumsuz

Ben hala kendi sayfama ve bazı sayfalara yorum yazamıyorum...!!!

24 Haziran 2011 Cuma

2 yaşa bir kala yağız

Çok iyi çok şükür.. Geçen hafta pazar denize girme sevdasıyla denize doğru yürüdü o yürüyüş. Nille su kurbağası gibi hiç sudan çıkmadılar. Hatta yağız ilk denememize rağmen tabiki kontrolümüzde kolluklarla bizden yardım almadan suda kaldı kalmak için çırpındı yüzdü..Bizde keyifle izledik onu. Ben oğlumu sevdiğimi yazmışmıydım daha önce çok seviyorum onu.

O keyifli oldukça, güldükçe, sağlıklı oldukça ben & biz daha mutlu oluyoruz..Çok şükür.

Sanırım çoğu çocuk böyle bilmiş bu zamanda.. Herşey hakkında bir fikirleri var çok gözlemciler. Tekil konuşayım şu durumda yağız çok dikkatli heran herşeyi alıyor kapıyor. Bu ara en çok söylediği kelime Bu. Ama soru anlamında buuu? Soruyor bilmediği görmediği emin olamadığı herşeye buu? diye soruyor ne olduğunu ne işe yaradığını anlamaya çalışıyor cevap veriyoruz anlıyor ki hı diye onaylıyor :)

Emzik tamamen çıktı hayatımızdan, 2 yaşına girmeden çok şükür çok zorlanmadan bıraktık, hemde plan program dahilinde olmadan aynı anne sütünde olduğu gibi. Çok uzun zaman olmuştu gündüzleri emziği ortadan kaldırmıştım sadece uyuyacağı zaman ortaya çıkarıyordum anlatıyordumda sadece uyurken emzik kullanılır diye uykuya dalıncada ağzından alıyordum.. Sonrasında zaten emziği bulamama olayını biliyorsunuz bahane oldu ve ogün emzik okk oldu..Gülşahın oğlu merte bayılıyor ayağını incittiğimiz gün mert; ben senin emziğini attım dedi gülşahta denize atmış mert memeni dedi arkasından ben ekledim sen artık mert gibi abi oldunya onun için mert senin memeni denize atmış artık meme yok dedim büyüdün, hıı dedi.. yine anladı :)

Arada krizler oluyor tabiki ama abartılacak kadar olmadı henüz ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor biliyorum.. Çoğunlukla ılıman bir yapıya sahip ama bazen annesi gibi dik kafalı babası gibi çabuk sinirlenen oluyor. Çok üstüne gitmeden fazla büyütmeden başka konulara geçiyoruz böyle durumda aklını karıştırıyoruz sorunu çözüyoruz ama bazen taktımı takıyor nuh diyor peygamber demiyor :)

3 kelimelere geçtik artık çoğunlukla anlatıyor sıkıntısını, kelime bulamadığında kem kum yuvarlıyor lafları ağzında.. Geçen sabah uyandı aldım yataktan ben kendi yatağıma yattım anne kalk süt getir dedi bana şaşkınlıkla bakakaldım tekrarları anne süt getir..
Ben bireyim diyor çoğunlukla karnı aç olsun tok olsun mutlaka masaya oturur yer.. Artık çorbalar dahil (çorbaları döke saça yiyor) herşeyi kendisi yiyor. En sevdiği yemek diye birşey yok gibi bakla dışında hemen hemen her yemeği yiyor.
Ambulansa bayılıyor anlatıyor hasta doktor aaagaaaa diye sesini çıkarıyor.
Boya yapmayı kalemle yazmayı seviyor buaralar.
Bahçeyi bahçe işlerini çiçek sulamayı çok seviyor.

Bir ay kaldı 2 yaşına bir planımız yok o farkında oluncaya kadarda büyük kutlama yapmayı düşünmüyoruz. Büyüsün arkadaşları olsun farkında olsun ozaman büyük kutlamalar. Aile arasında pastalı üff olur herhalde o kadarını anlıyor çünkü..



20 Haziran 2011 Pazartesi

Ben bir anneyim..

Hafta sonu bir arkadaşımın kızının doğum günü vardı. Çim alanla bir sürü cocuğun olduğu müzikli eğlenceli bir doğum günü. İş çıkışı yetiştim güne..
Girer girmezde elifin değimiyle kalbim kıyma makinasına girdi .
Bütün çocuklar koştururken oynarken benim minik fare sandalyede oturmuş onları izliyordu beni gördü çırpındı eliyle işaret ederek anne gittim?? çocukların yanına gidelim mi diyor. Aldım kucağıma gittik yere inmek istedi indirdim acıdı dedi kucağıma geldi, bu sahne birkaç kez tekrarlandı.
En son yere indirdim arada emekleyerek arada sürünerek çocuklara katılmaya çalıştı.

Evet ben bir anneyim ve haddinden fazla sulu gözün ta kendisiyim. Çok şükrettim o gün şükürler olsun geçici birşey dedim aklıma kalıcı olan çocuklar ve anneleri geldi. Allah hepinize yardım etsin size çok kuvvet versin.

18 Haziran 2011 Cumartesi

Ayağını inciten yağız oğlana birkaç gün yürümek yok..

Dün akşam gülşahla mertle yemek yiyecek, gezecektik sözde..Arabayı park ettim parka kendisi inmek istiyor artık arabadan indi iner inmez dengesini kaybetti düştü ayağını tutarak acıdı dedi. uğuştuğunu düşündüm arabsına oturttum, bir süre sonra yürüsün diye indirdim araban yok yine acıdı diye bağırdı dengesini kaybetti ayağının üstüne basmıyor yürümüyor.

Vakit kaybetmeden hastaneye, film çekildi yağızın tabiriyle ayağının fotoğrafını çektiler. Kırık çıkık yok şükür sanıyorumki arabadan inerken ayağını burktu yada sıkıştırdı. İncinmiş hafif şişlik var. İsterseniz alçıya alalım birkaç gün hareketsiz olsun istersenizde siz dikkatli olun idare edin karar sizin dedi doktor. Alçıya aldırmak sorun değilde onu o şekilde 3-4 gün tutmak var. Birkaç gün alçısız deneyelim olmadı p.ertesi alçıya alırız dedim.
Şimdilik kendisi zaten yürümek istemiyor canı yanıyor basamıyor. İnşallah alçıya gerek kalmadan iyileşir..

16 Haziran 2011 Perşembe

Emzik ook

Dün sabah uyandığında emziği ağzındaydı nasıl olduysa 2 dk içinde emzik kayıp işe geç kalmama rağmen arandım arandım bulamadım. Kaybetmeseydin dedim içimden cezalısın bugün memme yok.. Yine içimden eyvah diyorum k.valideye sıkıntı yapmasın öğle uykunda. (akşama eve geldiğimde koltuğun altında buldum)

Çok büyütmedim aslında sabahları erken kalktığından öğlenleri sızıp kalıyor genelde.. Babannesine sormuş oda yok emziğin annen bırakmadı dediş, uyuyup kalmış. Bende fırsat bu fırsat dedim gece uykusunda da vermedim emziğini biraz zor daldı uykuya ama hiç sormadı emziğini geç olsada uyudu..

Aradım k.valideyi sormadı bile bugün dedi. Hadi bakalım bahaneyle emziği bıraktı galiba. Konuşmak için henüz erken ama birkaç gün sonra bakalım..

Ben oğlumu çok seviyorum hemde çooookkk...

14 Haziran 2011 Salı

Deniz sezonu açılır

Pazar itibari ile deniz sezonunu açmış bulunmaktayız. Bu sene Didim/ Gürçamlar sahilinde yaptık açılışı..
Seviyoruz biz ailecek suyu. Yağızın suyu seveceği ilk banyosundan belliydi. Gıkı çıkmamıştı şimdide öyle bıraksan suda pörsür..



Çok komik bu çocuk şortu kirlenecek diye şortla oturmadı kuma :) Şortu çıkardık deniz bezi ile oturdu..

Hayvanları çok seviyor diye söylememe gerek var mı bilmiyorum; inekler, tavuklar, kuzular, köpekler, kediler kankası :) Bu kedi biraz tuhaftı pek sırnaşamadı temkinli yaklaştı yoksa kedinin kuyruğundan tutar sever çekiştirirdi  ürktü herhalde bu kediden  yavaşça dokunmaya çalışıyor..


ps: ben hala yorumlarınıza cevap yazamıyorum hatta bazı bloglara yorum bırakamıyorum..

10 Haziran 2011 Cuma

Çok şey mi istiyorum ??

Niye yazasım gelmiyor bilmiyorum, bir sürü yazacak şey olduğu halde dilimden beynimden ellerime dökülmüyor. Keyifsiz olduğumdan mıdır? Bloglara verilen aradan sonra tekrar adapte olamamaktan mıdır? nedendir bilmiyorum. Çok şükrederim hep yazarım ama bugünlerde şükrettiğim halde keyifsizim umutsuzum.
Bugünlerdeki hissiyatlarım bunlar.


Palamutbükünü bilir misiniz? Yağız 2 aylıktı gittiğimizde. Harika bir yer mis gibi. Tekrar alıp başımı oraya gitmek istiyorum yanıma küçük çanta ve küçük oğlumu alarak..
Sabah deniz ve mis gibi ekmek kokusuna uyanmak istiyorum..
Hiç umursamadan bol bol ekmek, bal, tereyağ yemek istiyorum.
Küçük oğlumla cam gibi parlayan denize girmek istiyorum..
Küçük oğlumla öğle uykusuna yatmak istiyorum.
5 çayında çayın içine bisküvi bandırmak istiyorum
Akşam yemeğinde yine o mis gibi ekmekleri kuru domates kızartması ile yemek istiyorum
Sonra gece olduğunda mis gibi kokan küçük oğlumu yanıma alıp güzel rüyalar görmek için uyumak istiyorum


Çok mu şey istiyorum..

4 Haziran 2011 Cumartesi

Sahalara döndü..

Hilal sahalara dönmüş. Kuzenim 2 sene aradan sonra tekrar yazmaya başlamış. Buyrun..

http://www.ugur-bocugu.blogspot.com/

Ballı lokma bunlar..

Baksanıza şunlara delirtecekler beni.. Birbirlerini görünce sarılıyorlar, öpüyorlar, birisi birine bişey veririse o diğerine veriyor paylaşıyor, bir yere gideceklerse bırakmıyorlar birbirlerini o ona gel diyor o ona..
Seviyorum sizi hep iyi anlaşın..





31 Mayıs 2011 Salı

Seviyor..

Bu ara;

inatlaşmayı
çileği
eriği
kalemle defteri boyamayı
tamir işlerini
nili
parkı
dedesini
bak demeyi
toprakla oynamayı
karpuzu
yastıkların üzerine kendisini atmayı
kendi başına yürümeyi
kıyafetlerini kendi giymeye uğraşmayı

seviyor...




30 Mayıs 2011 Pazartesi

Tuvalet-1

Bugüne not; dün akşam ilk kez çişini adaptör aracılığı ile tuvalete yaptı tabi öncesinde parke ve halı maceramız oldu.

Bu sabah da uyandı anne kaka dedi, tuvaletin geldiyse hadi gidelim yapalım dedim, geldi. Oturdu tuvalete yine çişini yaptı.. Anne mest..

İnatlaşan evlat

İnatlaşan, avazı çıktığı kadar bağıran 2 yaş çocuğuna nasıl müdahale edilir.??

a- annecim sakin ol istediğin şeyi şuanda yapamıyoruz azcık bekle denir
b- oğlum yeter sus azcık bekle yapacağız denir dikkati başka şeye çekilir
c- yemeğimi bitireyim ondan sonra yapacağız denir
d- tamam hadi kalk gidelim yapalım denir pes edilir..

Bu ara nedensiz yere bağarmalar, inatlaşmalar fazlalıkla oluyor. Biliyorum anne işte durumları ve biliyorum 2 yaş durumları.
Tamamda öyle dene yok, böyle dene yok, dikkatini dağıt yok. tracy mireysi de işe yaramıyor. 
Bu durumda nasıl yaklaşıyorsunuz.?? Aynı durumu yaşıyormusunuz (yaşadınız mı)?

28 Mayıs 2011 Cumartesi

İçimin yağları eriyor sonra donuyor..

Hergün sabah bırakırken aynen bunu yaşıyorum, içimin yağları eriyor sonra işyerine varınca o yağlar donuyor azcık pişmanlık oluyor sonra geçiyor..

Soruyorum; anne nereye gidiyor cevap veriyor ite.. ben gidiyorum ozaman hoşçakal akşama aydede gelmeden alıcam seni hoşçakal. cevap veriyor babayy anniee
Böyle olgun anlayışlı bir minnoş (mahaşallah) buaralar..
Şükür ki çabuk alıştık açık konuşmak gerekirse ihtiyacım varmış, kolay mı hayır değil, 9 da ancak evde oluyoruz, ev işi, çocuk işi, yemek işi, kendi işi derken 11 oluyor uyku bastırıyor yattığım gibi kalıyorum yatakta.. Ama seviyorum çalışmayı, bir yarım minnoşla kalsada evde olmak için can atsamda hepimiz için iyi olacağını bildiğimden yaz sezonu işteyim, inş kışa evdeyim..

bol resim olsun istedim her sabah blogumu açtığımda dönüp dönüp onun güzel resimlerine bakayım..


yazlıklarla harika oldu bütün gün onu izledim.. hele o tontik ayaklardaki parmak araları..








ilk yediğinde istemedi pek beceremedi soğuk geldi şimdi ise çok seviyor dondurmayı.



bizden önce açtı sezonu velet. Kıyafetlerini ıslatınca çıkardım üstündekileri. Oh rahat rahat ıslattı çaktırmadan yarıya kadar ıslandı.







26 Mayıs 2011 Perşembe

A aaaa

Bana özel bugüne not ;
Uzun bir aradan sonra gonca koca bana özlemini dile getiren bir telefon mesajı attı. İşe başlamak bize iyi mi geldi ne??
:)

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Yeniden iş hayatı

Burdayız buralardayız iyiyiz.. Şok gelişmeler var hayatımızda.

Pazartesi itibari ile iş hayatına geri dönmüş bulunmaktayım. Ani bir karar değil aslında akılda olan fakat hayata geçirmekte zorlanılan bir karardı. Hayata geçirildi.
Çok özlemişim hemde çooookkk ama bir yanım boş hemde çok boş, 2 seneden sonra bomboş. Minik fare anneannede. Sabah giderken bırakıyorum akşam eve geçerken alıyorum çok özlüyorum çok. Minik farenin keyfi iyi şimdilik pek umrunda değil. Bahçe, tavuk, kedi, köpek memnun hayatından şuanda ilerki zamanlarda neler yaşarız bilmem yaşayıp göreceğiz..

Şu blog rehavetini atmam lazım üzerimden yazasın gelmiyor hala bakıyorum inceliyorum okuyorum arkadaşlara yorum bırakıyorum iş kendi blogumda yazmaya gelince çuvallıyorum.. Kayıt altına alınması gereken çok şey silkelenmem lazım yazmam lazım..

30 Nisan 2011 Cumartesi

YaĞıZ

Kocaman küçük bir adam var bizim evde artık. Her laftan anlayan, her sözü dinlemeye yakın olan az hırçın, az hırslı, çok insancıl, çok tatlı. 22 aylık oldu sayılır bizim Yağız oğlan. Aman ne dillendi hemen hemen herşeyi söyleyebiliyor. En çokta bu ara bak, bekle, anne ve hayır. Bıcır bıcır susmuyor. Günlük düzen hemen hemen aynı pek bir değişiklik yok yemen düzeni dışında bazen yemiyor yanı yemek seçiyor bazen zorluyorum bazen bırakıyorum aç yatıyor, artık kendisi karar veriyor yiyecekmi yemeyecekmi. Hala zeytin, bakla, beyaz peynir yemiyor. Zeytin bir yolunu bulamadım yedirmek için çözümü olan? Bakla ısrar ettikçe kaçıyor onuda bıraktım aciliyeti yok nasılsa, beyaz peynirde çoğunlukla çökelek kullanıyorum onu bayılarak yiyor bazende krem peynir.

Giyinme,çorba içme ve tuvalet dışında hemen hemen tüm ihtiyaçlarını kendisi gideriyor.

Hamur ve boyalar ilgi alanlarımız buaralar. Bugünkü faciadan sonra bir süre pastel boya yok. Kapıları parkeleri ve koltukları defter yaptığı için bir kaç gün uzak. En kısa zamanda bir beyaz karton bulmalı ve bir kapı üstüne yapıştırmalı defter dışında bir yer boyamak isterse al burayı boya demek gerek.

İnatlaşmalar, az bağrışmalar başladı olsun hazırlıklıyız bazen karşılıklı bağrışıyoruz sonra özür diliyorz birbirimizden.

Günlük rutinlerde tabiki baby tv miz var maalesef. Toplam 2,5-3 saat izliyor desem yalan olmaz, çok mu??

Çok detay varda bugünlük bu kadar.

Özlemişim




24 Nisan 2011 Pazar

hayırlı olsun

Kaldığımız yerden devam sonunda.. ne çok merak ettiğim arkadaş varmış..özlemişim..
Biriken yazılar, konular yakında..

14 Mart 2011 Pazartesi

niye

şimdi ben niye bir gün blog ana sayfasını giriyorum birgün giremiyorum. yeni yazı yazan blogları görüyorum ama sayfalarını açamıyorum.
varmı yapılacak birşey acaba..

19 Şubat 2011 Cumartesi

Mutsuz memnuniyetsiz bir kadınım ben

Evet aynen böyleyim bu günleri, Mutsuz, memnuniyetsiz, asabi, şikayetçi. Bazen küçücük çocuktan çıkarıyorum bu durumların acısını, hani oluruna bırakmıştımya uyursa uyusun yerse yesin gibisinden. Yok bu ara o eski canavar yeniden belirdi içimde. Mutsuz kadın çocuğunuda mutsuz ediyor. Fark ettim benim keyfim iyi olunca o çocukta keyifli oluyor mutlu oluyor. Bütün gün nasıl geçiyor anlamıyorum çabucak uçuyor sıkılmadan bunalmadan. Ama eğer ben keyifsizsem ki bir süredir öyle o da mutsuz çekilmez oluyor tamam zaten 2 yaş durumları, ben bilirimler ben yaparımlar başladı ama üstüne şu mutsuz memnuniyetsiz anne durumları başlayınca iyice fena oldu.
Herşeye şikayet eder oldum şükür etmesini bildiğim, yetindiğim halde. İçimdekiyle yetinemez oldum. Çok kızıyorum kendime bu duruma izin verdiğime, o miniği üzdüğüme sonra hepsine pişman olduğuma en çokta kendime yaptığıma kızıyorum. 
Bu günleri mutsuz mennuniyetsiz bir kadınım ben... 

17 Şubat 2011 Perşembe

Keçi midir? Katır mıdır?

Aman çıkmak bilmedi evden şu keçi midir katır mıdır adı lazım değil grip evden geçen haftalarda olduk geçti bitti derken tekrar yeniledi. Bütün eş dost aile herkes hasta bir an önce gitsin şu katır evimizden sevdiklerimizden..
19 ay yazısı yazılacak, yağız sözlüğü yenilenecek yazılacak şeyler birikti oturup bir gayret yazmalı hemen toparlanmalı..
Hasta olan herkese geçmiş olsun.

1 Şubat 2011 Salı

İmece Kitap

Anne sözünden beklediğimiz imece ilk kelimelerim kitaplarının içinde bir de süpriz Dr. Harvey Karp ın Başarılı Bir Çocuk Yetiştirmenin Yolları kitabıda çıktı. Bu kitaptan Elimde olduğundan dolayı bende bu kitabı isteyen  birine gönderebilirim.
Anne sözüne teşekkür ediyoruz..

pelinctk@hotmail.com adresinizi gönderin lütfen..

30 Ocak 2011 Pazar

Bizim Osman

Evin yeni üyesi Balık Osman. Bahsetmiştimya balıklara aşık diye dün gittik beğendik kendisini ve evini fakat bugün sincap ve ben hastalanınca evden dışarı çıkamadık.
Yağızın halası yetişti hemen, alıp getirmiş azcık ilaç oldu ona. Gel baaa, kalk baaaa, ayyy diye sevdi onu.
Bütün gün yanyana yattık durduk, salgın evimizi sardı dicem ama sanırım bizimkinin pek salgınla alakası yok ana olan ben o sel günü arabadan in bin derken biraz hatta fazlaca ıslandım, e devamlı ağzımın içinde olan ve zaten bir kaç gündür keyifsiz olan sincapta nasibini aldı..

Konu Osmandı nereye geldi. İsim annesi halası, balık osman diyoruz kendisine..
Ailemize hoşgeldin Balık Osman..

Kabus gibi 2 saat..

Mutlaka izleyeniniz olmuştur televizyonda Bodrum sele kapıldı resmen 2 saat içinde heryer yerlebir oldu. Çok araç dere ile sürüklendi hemde bir tanesi içinde insanlarla, çok araç birbirine girdi, çok ev, işyeri sular altında kaldı, çok kişi iş yerinde, çok öğrenci okulda kaldı. Gördüğünüz Ortakentteki sel manzalarının içinde bende vardım hemde yağız arabadayken, kabus gibi 2 saat geçirdim o yollarda.
Dua ettim bize, hepimize, herşey Allahtan dedim, o yola girdim olmadı, bu yola girdim olmadı. Eve ulaşamadan geri döndük çoğu kişi gibi.
Yaşayan herkese geçmiş olsun..


26 Ocak 2011 Çarşamba

Anne kakka

Bugüne not düşelim biraz önce mama sandalyesinin altına girip anne kakka dedi aldırış etmedim. sonra evin içine koku yayılınca anladım ki kakasını yaparken bana söylemiş.
Aferin sana minnoş devamını bekliyorum...

25 Ocak 2011 Salı

Bir günde kaç mevsim..

2 gündür yine gürültülü günlerini yaşıyor bizim memleket. Sabahlara kadar süren gök gürültüsü, sabah açan güneş, öğlen yağan yağmur, akşama dolu şeklinde kaç hava olayını yaşatıyor bize gün içinde. En fenası gök gürültüsü

Bugün pencereden görüntü. Aynı anda yağmur yağdı, rüzgar esti, dolu yağdı, güneş açtı, gökkuşağı çıktı.

18 Ocak 2011 Salı

Yağız sözlüğü

18 aylık olan sincapın sözlüğü. çoğunlukla derdini anlatıyor durumda. 2 kelime çok nadir birleştiriyor. baba gel nil gel en çok kullandığı iki kelime birleşimi..

Anne
aa (al)
abe (abi)
aba (abla)
annieee (anneanne)
aca (aç)
abu (abooo)
ad (at)
Bebi (baby tv)
baba,manne (babanne)
bebe (bebek)
bu (bunu istiyorum),
ba (balık, balon, bal),
Çança (çanta)
toy (soy)
ta (taş)
aabba (ayakkabı)
tuş (kuş)
do (doydum)
pi (pis)
kaka (kaka)
tis (çiş)
tedi (kedi)
havhav (köpek)
tavta (tavşan)
ma (elma)
mu (muz)
çıta (çıkar)
dis (diş fırçası)
cıs (sıcak)
uuuu (soğuk)
otu (oturdum & otur)
too (koy)
dıgıdıg (at)
me (kuzu)
möe (inek)
tadu (tavuk)
del (gel)
ado (alo)

14 Ocak 2011 Cuma

Baaaaaa (balık)



Bir balık canavarı var bizim evde. Canlısı, oyuncağı, resmi fark etmiyor paralıyor kendini baaaaaa diye.
Balıkçıların önünden geçiyoruz pardon geçemiyoruz duruyoruz bakıyoruz, süper marketlerde bizi ararsanız balık bölümündeyiz.
Sabah kahvaltıda verin yiyecek balığı o kadar aşık. Bende bayılıyorum bu duruma çok mesudum :)

Söz etmişken faydalarınıda yazayım haftada 2 kez mutlaka yenmeliymiş, özellikle çocuklara yedirilmeliymiş.

* Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleribulunuyormuş ve bunlarda  sinir hücrelerinin büyüme ve gelişmesinde son derece önemliymiş.
* Protein kaynağıymış.
* A ve D vitamini , fosfor, çinko ve iyot varmış. Bunlarda kemik gelişimine, saç sağlığına, guatr hastalığının engellenmesine ve kanın normal yoğunlukta olmasına yardımcı olurmuş.
* Çocukların beyin gelişimine faydası çokmuş.
* Merkezi sinir sistemi gelişmesine yardımcıymış, göz sağlığında önemliymiş..

Biz şanslıyız buralarda taze balık bulmak çok kolay çok çeşit balık var. Fakat ben olurda bulamayız yada denk gelmez diye mutlaka dolapta dilim somon bulunduruyorum. Fırın poşetinde azıcık yağlayıp ve birkaç sebze koyup pişiriyorum alternatif olabilir sizede..
Yemeyenler içinde balık köftesi de iyi bir çözüm.
Bugünleri benim sincapın yemesi iyi çok şükür. Normal düzene döndü gibi arada cozutuyor ama o kadar olacak. Hiç yemezse zorlamıyorum bekliyorum acıkıncaya kadar abur cubur çok yedirmediğim içinde mutlaka akşam yemeğini güzel yiyor. Yaşanarak tecrübe kazanılıyormuş başlarda üzülüyordum aç kalıyor diye fakat aç falan kalmıyormuş acıkınca zaten yiyormuş. Zorladıkça daha çok zıvanadan çıkıyormuş. Onu yemiyor diye bunu alternatif sunmuyorum, keyfi bilir ister onu yiyecek istermezse onu :)
Hani ilerisi için not olsun banada yeme konusu açılınca en sevdiği yemelikler;
Köfte, pilav, yoğurt, ıspanak, balık, elma, muz, üzüm, mandalin, portakal, tüm çorbalar

4 Ocak 2011 Salı

18 aylık bir sincap / duruma alışık olmayan,sinirleri gergin bir anne

Aynen yazdığım gibi alışık olmadığım davranışlar sergiliyor.. Hani diyorya Dr. Karp 2 yaş durumları 18 - 24. aylarda daha çok ortaya çıkıyor diye 18. aya girdiğimiz günlerde resmen u dönüşü ile davranışları değişti.
Nasıl mı?
3 gündür herşeye benim diyor en çok kullandığı kelime MENİM. Nefret eder oldum şu kelimeden.
Daha sert tavırları oldu daha net, daha negati,f daha talepkar, daha küstah, daha hırçın, daha agresif...
Hayır kelimesinin anlamını anlamaktan vazgeçmiş gibi hayırı duymuyor uymuyor..
Daha rahat tavırları, umursuz.
Resmen dünyanın merkezi benim diyor bu durumda beni gerdikçe geriyor..

Biliyorum hazırlıklıydım ama öyle okumakla olmuyormuş sinirleri aldırmak gerekiyormuş heleki benim sincap gibi daha ılımlı bir çocuk olupta içine canavar girmiş gibi olunca bende sudan çıkmış balığa döndüm..
Abartıyormuyum acaba diyorum kendi kendime suçluyorum hatta kendimi ben mi birşeyleri yanlış yapıyorumda bu kadar geriliyorum diye..
Biliyorum ben ne kadar sakin olursam bu dönemi o kadar sakin atlatıcaz ama iş icraata gelince söylendiği gibi kolay olamıyormuş..
Alışacağız, daha yolun başındayız, öğreneceğiz sakin olacağız..



1 Ocak 2011 Cumartesi

Kesilen saç / bronşiolit sincaplar..

Keyifsizdiya hani dahada keyifsizlendi...
Öksürükten uyuyamayınca, tıkanacak kadar olunca, aynı saatlerde Nil de aynı durumda olup ayrıca kulağım diye ağlayınca soluğu acilde aldık...  Ağlayan, öksüren 2 canavarla acili birbirine kattık.. Sonuç ikiside bronşiolit. Kullanılan şuruplar verilen havalar 3 günde kendini toparlayan sincaplar. Şükür şimdi iyiler.. Şükür keyifleri yerinde..

Yeni yıla girdik artık çok umutluyum bu yıldan güzel şeyler olacak, dilediğim hayalini kurduğum çok şey olacak..Yeni güzelliklerle gelecek..
Yeni yıl ya yeni yıla yenilenerek girelim dedim, uzun senelerdir kullandığım uzun saçlarıma dün itibari ile veda ettim,kocişkoma süpriz yaptım, yeni yıl süprizi..