30 Aralık 2010 Perşembe

Sevgi dolu, aşk dolu, sağlık dolu yıllar..

1 yılı daha bitirdik. Bazen güldük, bazen ağladık, bazen üzüldük, bazen sevindik. Bitirdiğimiz yılı aratmasın Allah..
Daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu sevgi dolu aşk dolu bir yıl geçirelim. Biz bugünleri hastayız detaylar daha sonra 2011 daha çok sağlık getirsin..
Gönlümüzden geçen dileklerin hepsi olsun,

İyi seneler..
Sevgiler...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Diş / Keyifsizlik

Bugünlere not düşelim;
17 ay biterken 12 dişli bir canavar o.. Hergün gece gündüz yüz yıkamaya banyoya girdiğimizde diş fırçasını istiyor, bende alıyorum fırçayı birlikte diş fırçalıyoruz..
Dünden beri keyifsiz öksürük burun akıntısı başladı. Bu hafta aşı olsun diyordum ama böyle keyifsiz olunca yine ertelenecek gibi..

21 Aralık 2010 Salı

El ele


Hep tutun birbirinizin elinden...

19 Aralık 2010 Pazar

İnatçıyım / İnatçısın

Bu inat karşılıklı. O inatlaştıkça bende inatlaşıyorum halbuki ortak nokta bulunsa sorun yok. Yapı meselesi anasının oğlu bu çocuk inat konusunda. Büyüyorum diyor, belkide şu 2 yaş çılgınlıklarına giriyor bilemiyorum..

Uykusu var inatla uyumuyor. Ayakta uyukluyorda kesinlikle yatağına yatmıyor, inatızya ben uyutmak için o uyumamak için inatlaşıyor sonra bende sinir harbi onda göz yaş ile sona eriyor.
Halbuki bırak uyumasın, ayakta uyuklasın dama dediği yerde uyuyakalsın, mızmızlansın duyma..Uyumazsada gece daha erken uyusun..

Yemek yemek istemiyor inatla, yok zorla o çocuk o yemeği yiyecek bırak yemesin acıktığında mutlaka birşeyler yer. Sanki gerekli şeyleri yemediğinde gerekli vitaminleri alamıyormuş gibi, sağlıksız oluyormuş gibi geliyor. Bir günde yemeyiversin almayıversin ne olacak.

Zormuş bu hisleri yaşamak yemediğinde uyumadığında doğru olan olmuyormuş gibi kötü anne olunuyormuş gibi hissetmek.
Kararlıyım bugünden itibaren inatlaşmak yok işbirliği var.

16 Aralık 2010 Perşembe

Yeni

Yeni yıla yakın yeni gelişmeler var, yeni kararlar alındı, yeni yıl bekleniyor.

Vicdanla hesaplaşma son sürat. Annelik kısmımda vicdan azabı, suçluluk duygusu, üzüntü.. İş kadını kısmımda heyecan..
Hayırlı haberlerle inş...

7 Aralık 2010 Salı

Kış / Düzen

Dün itibari ile kış geldi sanki Bodruma hafif bir soğuma oldu havada. Sabah o sıcacık yatağın içinden kalkmamak için kendime nedenler ararken sincapın anneeee sesi kaldırıyor sabahları beni. Heleki şu son 2 sabahtır babişkoda kendine nedenler arıyor işe geç kalmak pahasına da olsa, kaç kez çalıyor alarm bilmem..
Anne pek oralı olmayınca bu sefer baba diye sesleniyor, mecbur kalkıyoruz o sıcacık yataktan..
Gündüz uykuları teke mi düşecek bilmem dua ediyorum düşmesin diye. O kadar memnunum ki 2 kez uyuduğuna
Düzenli bir çocuk olacak sanırım tamam dağıtmak istediği zaman çok dağıtıyor herşeyi heryer heryerde olabiliyor ama o yerine komutu geldimi nerden ne şekilde aldıysa yerine koymaya çalışıyor.. Heleki geçen sabah balkonda ayakkabılarını giyip gitmek istedi anlattım şimdi gezme zamanı değil vs diye hadi dedim ayakkabılarını yerine koy. Diğer ayakkabılarının yanına aynı şekilde düzelterek yerlerştirdi tabi ben mestttttt :)
Aferinleri aldı, yeni huyumuz doğru yaptığı şeylerde kendini alkışlıyor..
Seviyorum seni minnoş..

5 Aralık 2010 Pazar

Yastık mevzusu

O ihtiyaç duymadı ama ben ihtiyaç duyduğuna kanaat getirdim ve o uyurken o sıcacık tontiş kafasının altına büyük yumuşak bir  yastık kullanıyorum.
Doğru mu yapıyorum ??

4 Aralık 2010 Cumartesi

Seminer mi? hadi ordan

Seminer varmış dedi glsh çocuktaki değişimler ile ilgiliymiş. Gittik seminere sözde seminere yarım saat geç başlayan, seminerle yakından uzaktan alakası olmayan, sözde vali yarımcısı olan iki lafı biraraya toplayamayan bir adamın saçmalıklarıyla başladı konnuşma, dedim düzelir toparlayacak derken yok gittikçe kötüye gidiyor konuşma çocuk gelişimi ile yakından uzaktan alakası olmayan konular konuşuluyor.30 dk dayanabildim aldım soluğu dışarıda.
Biz ancak böyle seminer yapıyoruz işte. Getirin bir pedagog, bir çocuk psikoloğu mis gibi anlşatsın çocuktaki değişimleri bizde can kulağı ile dinleyelim. Yok birde diyor bilinçsiz çocuk yetiştiriyoruz, adam akıllı öğretin gösterinde doğrusunu yetiştirelim..

30 Kasım 2010 Salı

İnternetsiz 2 ay / kısaca 16. ay

2 ay olmuş. Ben ne diyeyim sana Vodafone.. Allahından bul..
Bu 2 ayda neler mi oldu.. Sıkıştırsan 3-5 şey.. Kış modunda yani hayat..


2 hafta önce anne sütünü bıraktı Yağız yardımlarımla.. 2 ay öncesinde gece emzirmelerini bırakmıştım. Sonra gündüzki sayıları azalttım yavaş yavaş sonrada tamamen bıraktık arada aklına geliyor bitti artık yok diyorum..

Kuzenimi evlendirdik geçtiğimiz hafta sonu,1 hafta koşturmalı yoğun geçti bu işten en zarar alansa Yağız oldu, çıkacak olan kocaman 2 dişin etkiside büyük tabiki.. Huy değiştirdi iyice. İnatlaşmalar, kendini paralamalar, uyumak istememeler, yemek istememeler sıkça olmaya başladı.. Fazlaca hırçın oldu. Bu hafta kampa girdik yağızla, sakin hayatımıza geri dönüyoruz..

Anne oğul hastayız.Yağızın burun akıntısı, öksürüğü fenaydı şuruplarla bu hafta biraz daha iyi durumda.

Anne, baba, dede, hala, kedi, çanta, saat, anneanne, süt, su, otur, gel, kalk,al, inek, nil, ayakkabı, düştü, bitti, baby tv, araba,diş,gitti söylediği kelimeler

Tencere, tava, bardak kaşık favori oyuncakları

Artık yemek seçiyor istediği yemeği gösteriyor.

Hayvanların çoğunu tanıyor

Al getir götür işlerini başarıyla yapıyor

Merdivenleri tek başına çıkıyor, koltuk sandalye tepelerinde çoğunlukla

Çekmeceleri dolapları kolaylıkla açıyor.

Sürekli gittiği yolları biliyor gidilecek yeri söylüyor. Mesela Anneme yaklaştığımızda nereye gidiyoruz diye sorduğumda anneanne diyor..

Biz bir adapte olalım internetli hayata çok şey yazarız yine..



1 Ekim 2010 Cuma

15. ay

Bu ayı da bitirdik. Buara pek bir tembel oldum bende.. Sincapsa tam tersim, devamlı koşturma, hareket ve konuşma halinde.. Benimse konuşmaya bile mecalim yok bırakın koşturmayı. Çabucak enerji toplamalı bu sincapa yetişmek için.

Bu ay ne oldu kısa kısa bakalım sonra 14 ay detaylarına geçelim..
Düğünler için elbise alışverişi yapıldı.255 tl olan elbise 77 tl ye alındı.
Düğün hediyeleri tek tek araştırılarak alındı, alınmaya devam ediliyor.
Dün dedem rahatsızlandı.
Yağız oğlan yataktan, motorun ayak koyulan yerinden düştü.
Emzirme sayımız 24 saat içinde en fazla 5 oldu.
Tracy teyzenin kitabı yarılandı. Sabiha Paktunanın ücretsiz kitabı elimize ulaştı.
Çocuğunuzla işbirliği yapabilme okumaya başlandı.

Eylül ayı sonunda detaylarımızsa..

Hala 6 dişte takıldık. Birkaç tane hafif belirmiş ama ne zaman çıkar bilmiyorum.
Emzirme sayımız en fazla 5 oldu dedimya. Gece yatarken 20:30 gibi, eğer gece 1 e kadar uyanırsa ve uykuya dalamazsa, eğer gece kalkmadıysa sabah uyanında 7.30 gibi, 10:30 sabah uykusuna yatarken ve öğleden sonra uykusuna yatarken.
- geçen haftalarda gece 2 kez emmek için kalkardı birkaç gün kalktığında emzirmeden uyutmaya çalıştım zor oldu ama sonucu güzel oldu.
Söylediği kelimeler; anne, baba, araba, dede, nil, at, al, su, süt, gel (tabiki böyel net öylemiyor en net söylediği anne )
Gündüz uykularına dalma güçlüğümüz hala devam ediyor, uyursa kaçıracak çünkü çocuk birşeyleri
Canı isterse dişleri, kulakları, burnu gösteriyor.
Koltuklar, masalar, merdivenler, sandalyeler, bisikletler, kaydıraklar yağızdan soruluyor.
Parka gidiyoruz ama dönemiyoruz
Artık sokaktada yürümek istiyor.
Hala popumun dibinden ayrılmıyor göremezse beni anne diye aramaya aranmaya başlıyor. Bu durum ne kadar sürecek acaba anneler??
Yeni aldığımız kitabından köpeği bulup havluyor, kuşu, kediyi köpeği gösteriyor. Hala en sevdiği hayvan köpek
Kim kimdir sorulduğunda eliyle göstermiyor gözüyle gösteriyor.:)

Ekim herkes için güzel olsun, sağlıklı olsun, huzurlu olsun...

23 Eylül 2010 Perşembe

Annieee..

Bu ara normal olarak ( ay gelişimine göre) bir annedir gidiyor... Her an her dakika anniiee, gözünden kaçırırsa eyvahhh.
Bırakıp bir yere gitmememin imkanı yok. Zaten buara baş ağrısından bir yere gittiğimizde, gideceğimizde yok.
Sinüzitden şüpelenerek doktora gittim fakat sinüzit değilmiş en kısa zamanda noroloji doktoruna gitmem gerekiyor.
Keyifsizliğim nedeniyle ve fotoğrafsız (makinanın sarj aleti tamir olamadığı için ) pek yazıda yazayım yok açıkcası. Arayı açtım en kısa zamanda arayı kapatırım.

Sağlıkla kalın..

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ne güzeller..

Ne güzeller dimi. İkili olanı elf www.elfeyp.blogspot.com  senin için düşündüm..:) Alalım bari birer tane..



8 Eylül 2010 Çarşamba

Bol hamurlu bayram hazırlığı / iyi bayramlar

Ananeye, babanneye ikram için kurabiye, annem için kalbura bastı ve aşağıda tarifi olan gül tatlısı hazırlığı. 2 gündür hamur mıncıklıyorum çok zevkli :)

Ailenizle, sevdiklerinizle huzurlu, mutlu bayramlar herkese.
Sağlık isteyenlere sağlık, huzur isteyenlere huzur, mutluluk isteyenlere mutluluk, dinlence isteyenlere dinlence versin bu bayram..


Yarım paket yumuşamış margarin
1 su bardağı irmik
1 su bardağı sıvı yağ
2 yemek kaşığı sirke
Bir tutam tuz
Yarım su bardağı yoğurt
1 vanilya
1 kabartma tozu
Aldığı kadar un

şerbet :
3 su bardağı su + 2,5 su bardağı şeker + limon suyu

Şerbet hazırlanır ılınmaya bırakılır.
Hamur malzemelerinin hepsi karıştırılıp yoğrulur, merdane yardımıyla açılır çay bardağı ile şekillendirilir.3 hamur uç uça üst üste konulur ve yuvarlanır. Gül şeklini alan tatlıların ortalarına fındık, fıstık ne isterseniz koyabilirsiniz.



170 dereceli fırında 30-35 dk pişirilir. Fırından çıkan sıcak tatlılara ılımış olan şerbet dökülür.

Kendi yeme keyfi / 14. aya notlar




Bugünlere not düşelim.

Anne en sık söylediği kelime ANNE. Susadığı zaman suyun yanına gidip yada gösterip su diyor. acıktığında mama, süt istediğinde süt, emmek istediğinde emm, uyumak istediğinde nennen.
Hadi oğlum yukarı çıkalım banyo yapalım; merdivene ilerliyor yukarı çıktığımızda banyoya gidiyor.
Söylenen çok şeyi kavrayıp anlıyor.
Çoğu zaman koltukların tepesinde akrobasit hareketler yapıyor.
Gayet iyi yürüyüp hatta koşuyor.
Yemek yemesi eskisi gibi iştahli değil
Müzik duymasın kapı gıcırtısına oynamaya başlıyor hatta oynamak isterse oyun hareketine geçip şarkı söylememizi istiyor.
14 ay içinde ilk kez en uykusuz gecemizi ve ilk birlikte uykumuzu geçirdik geçen hafta nedenini anlayamadığımız bir sebepten. uykuya daldığında çıklıklarla ağlamaya başlıyor tekrar uykuya dalması dakikalar sürüyordu, uykusunda bile hala hıçkırıyordu..
Dolaplarda ne kadar tava tencere varsa hepsi yerde, oynamasa bile hepsi yerde olmadı.
Doktorumuz Tamer Karamürsel ile sünnet kontolümüz gayet iyi geçti.
Yağız 14. ayında ilk kez mini dondurmanın yarsını afiyetle yedi + ilk kez bir parça çikolatayı hüpletti, devamını istedi :(

3 Eylül 2010 Cuma

Stress


Seviyorum ben Mehmet Öz'ü; aksanlı konuşması, alternatif tıbba verdiği önem, uslubu, bilgisi çok hoşuma gidiyor. Daha geçen gün düşündüm; aslında Filiz Akının kitabını okuyorum buaralar ozaman geldi aklıma bu kadar bilgililer bu kadar dikkatli beslenip, dikkatli yaşıyorlar acaba hiçmi hasta olmuyorlar diye. Oluyormuş bak. Bağırsak kanseri teşhisi konulmuş.. Genetik de değişmiş, demekki bu ne demek oluyor çağımızın illeti stress iyi yaşayan yaşamayan herkesi yakalayabiliyor ve maalesef bütün hastalıklarında başlangıcı olarak damgalanıyor.
Kendimden örnek vereyim gayet dikkat beslenirim, ot çöp bitki vs önemserim, acı yemem, baharat aşırısını yemem, kızartma çok nadir, kola vs asitli şeyleri o da nadir. Ne oldu biliyor musunuz 4 sene önce ciddi bir mide kanaması geçirdim. Nedeni mi ? Stresse dayalıymış..

Mehmet Öz e çok geçmiş olsun umarım çabucak üstesinden gelir. Onunla birlikte bu hastalıkla uğraşan herkes şifa bulur.
Dedimya Filiz Akının kitabını okuyorum diye içim parçalandı okurken azçok biliyorum kanser hastalarının neler yaşadıklarını fakat bu kadarını beklemiyordum... Sık sık yazıyor sağlığınız yerindeyse hayatın tadını çıkarın olmadık şeyleri büyütüp sorun haline getirmeyin hiçbirşey sağlıklı yaşamaktan önemli değil diye..
Toplumca öğrenmeliyiz sakın yaşamayı, huzurlu olmayı çok fazla önemsememeyi, takmamayı....
Bence okullarda da stressiz yaşam dersleri verilmeli. Nasıl daha pozitif yaşarız konuları bolca işlenmeli..

Herkese stressiz haftasonu diliyorum..
Bol neşeli, bol mutlu, bol eğlenceli, booollca huzurlu..

2 Eylül 2010 Perşembe

Terliği hayata döndürme projesi..

Burdayız ama biraz tembeliz buaralar. Ev, uyku, yemek günlük işler dışında pek meşgul olduğumuz şeyler yok yağız oğlanla..O mu? O iyi; gayet hareketli, gayet karıştırıcı, gayet istekli, mahaşallahı var. Ciyaklamaları hafif geçmiş durumda.

Esas konu bu çok zsevdiğim ve çok rahat ettiğim terliğim. Üzerindeki taşları tek tek düşüyor ve maalesef aynısından Bodrumda bulmak mümkün olmuyor. Beyaz kurdeladan küçük fiyonk yaptım pembe boncuklar kondurdum ve düşen taşların üzerine yapıştırdım, şimdilik böyle kamufle ettim düşen taşları pek sevimli oldular..


ps: fotoğraf makinasının bataryası bozulduğundan yeni resimler çekememekte ve koyamamaktayım..

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Ne oluyor oğlum sana..

Gün içinde çok kez söylüyorum bu cümleyi... Neden mi koltuğa çıkamayan sincap çığlık çığlığa, dolabı açamayan sincap çığlık çığlığa, oyuncağı alamayan sincap çç, yemek yemek istemeyen sincap çç, dışarı çıkmak isteyen sincap çç, su isteyen sincap çç daha da uzar giderr. Herşeye fazla gürültülü tepki veriyor fazlaca bağarıyor..

Gerçekten ne oluyor oğluma.. Dönemsel birşey midir? Benim oğluma mahsus birşey midir?
Eğer benim oğluma mahsus birşeyse katkı payım var mıdır.?
Takmış durumdayım bu ara sayesinde, doğru iletişim kuramamakta mıyım acaba??

Başka dilde AşK..


Çok istiyordum vizyondayken filmi izlemeyi, olmadı. Dün sincap ve babası gündüz uykusundayken, bende uzandım koltuğa hazır kumanda bendeyken, geziniyorum kanalları. Tesadüf türkmax da gösteriliyor, uğraşsam denk getiremem.
Bayıldım, bayıldım, bayıldım filme. Çok etkilendim.
Gerçekten başka dilde bir AŞK..


18 Ağustos 2010 Çarşamba

Bizim evden gelen kokular..

Kokuları karıştırma günümdeyim herhalde... Hepsini aynı anda yapmaya karar verince, mutfaktan çıkan kokular birbirine karıştı hangisinin kokusu daha güzel bilemedim..
Tarçınlı, zencefilli, karanfilli ıhlamur kokusu & pırasa yemeği kokusu & supangle kokusu birbirine karışmış durumda...
Hepsi hazır akşama yenmeyi bekliyor..

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Sen bir Meleksin Melek Güneş / Doğal hayat

Elif bahsetmiş blogunda www.elfeyp.blogspot.com.
Öylesine bir konuşmaydı, buluşma yeri ve saati görüşülerek kapatıldı konuşma. 

Ortak nokta olan Ortakente gittik onun prensesi ve benim prensle. Aman o ne melek aman o ne bıcır bıcır olmuş. Fıstık mı fıstık..

Olağan annesel ve çocuksal durumlar. Popoya kum kaçar, güneş denizden çıkmak istemez, üzüm kumlanır, şeftali düşer, denizde su yutar gibi liste uzar gider. Tabi bu kadar dar zamanda da araya sohbet sıkıştırılır. Genelde konu belli çocuklar, ev hayatı..
Ben çocukların doğal büyümesinden yanayım. Aman kum oldu, aman köpeğe kediye yaklaşma, aman tavuk kovalar, aman oturma pis gibi cümlelerim hiç olmadı olmayacakta..
Eliflede aynı şeyi konuştuk doğal hayatta büyüyorlar, toprakla, tavukla, otla, böcekle, taze yumurtayla, bahçeden üzümle, şeftaliyle,domatesle vs..
Yağız kimi zaman annemlerde gün boyu topraklı, çamurlu kıyafetlerle dolaşıyor çoğu zaman ayağında sandalet bile olmuyor, tavuklarla, köpeklerle oyalanıyor,üzümü dalından salkımdan kendi koparıyor.

Ben çok memnunum bu durumdan, elifte bahsetmişya, konuşma şekilleri bile belki Bodrum usulu olacak varsın konuşsunlar nasılsa belki büyüyünce konuşmayacaklar. Şimdi özlerini yaşasınlar, öğrensinler, ilerde nasıl yaşamak isterlerse yaşasınlar..

Velhasıl çok şanslıyız övünmek için değil şükretmek için söylüyorum.. Toprakla, otla, böcekle doğal hayatla üstlerine düşmeden büyüyorlar..

çirkin olan MG ve bu ne yapıyor acaba diye bakan Y


poz veren MG

üzüm tırtıklayan Y

12 Ağustos 2010 Perşembe

Oldu da bitti mahaşallah, çok iyi olur inş..














Bir güzel uyudu gece ertesi gün yorulacağını anlamış gibi. Çekirdek aile olarak hemen hazırlandık çıktık hastaneye, dedeyle anane bizi bekliyorlarmış kapıda.
Yağızın 1 yaş kan tahlilleri ve alerji testi içinde kan alınması gerekiyor diye bilgi verdim görevli arkadaşlara içimizin ne kadar kıyılacağını, sincapın ne kadar canı yanacağını bilmeden.

Gayet mutlu mesut yattı yatağa giydirdim verdikleri xxxxxl önlüğü yok istemedi, çıkardım. Ondan bir işkillendi zaten değişik şeyler olacak gibi mızır mızır mızırdandı.

Eyvah kızlar toplandı, alet edevat geldi başlıyorlar, ordan sonrası bende varda babişkosunda yok onda film koptu. Çocuklarda kan alımı şırıngayla olamadığı için kolunu sıkarak tüpe dolduruyorlar fakat yağız durmadığı ve alınması gereken kan 3 tüp olduğu için bir koldan denendi yok diğer koldan denendi yok, oldu kolu mosmor. Yağızdaki yaygara, göz yaşı, hışkırık, iç çekme fena içimiz parçalandı, resmen içim üzüldü onu öyle görmekten, babam dayanamadı çıktı, babişkosu azcık sinirlendi söylendi zaten heyecanlanan kızcağız daha da telaşlandı yapamadı. Sevgili anestezistimiz Yelda hanıma kaldı iş. Alacağım yağızı ameliyathaneye azcık sersemletip öyle alacağım kanını daha sonrada sünnet olacak dedi. Öptük, koklaştık, pozlaştık, yolladık oğluşu.
Kan alma, sünnet, ayılma, bayılma 45 dk çıktı minik sincap. Feryat figan gözleri beni arıyor. Beni görünce daha fena başladı ağlamaya. Sünnetten sonraki yarım saat içinde emmek yasak olduğundan o ara yağızı durduramak susturmak mümkün olmadı, hastaneye gitmeden saatte aç durduğu için ve kan alşam işleminden iyice ürktüğü için hepsi üst üste geldiği için ağlamaktan helak oldu, izin çıktıktan sonrada herşey normale döndü sünnet olan, hastanede olan o değilmiş gibi. Velasıl şuanda herşey iyi sünnetle ilgili çok şükür bir sorun yok mahaşallah. Kan alma sıdışında Yağızı üzen birşey olmadı. 
Yani sünnet işi tavsiye edilir.

Doktor tavsiyelerine gelince, evde olan herhangi bir kremle yumuşak kalması sebebiyle yaklaşık 1 hafta hergün  kremlenir.
Sünnet olduktan sonraki ertesi gün yıkanabilir.
İlaç vs kullanmaya gerek yok.
Sargı bezi, tampon gibi olan şey gün içinde kendiliğinden düşebilir düşmezse yıkanırken mutlaka çıkar.
Hafif kanamalar olabilir.
1 hafta sonra kontole gidilir.

Biz hallettik darısı isteyenlerin başına..

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Emziren annelerin kaderi


Sırt ve boyun ağrıları. Benim ağrımadı yada ağrımıyor diyeniniz var mı acaba..
Şu bir kaç aydır fazlalaştı sırt ve boyun ağrılarım, hemde anlatılmaz şekilde. Resmen canım yanıyor.
Doğumdan önce kambur duramayan birisi olarak, artık dik duramıyorum. !!!
Sabah uyandığımda hissediyorum o ağrıyı tekrar yatıncaya kadar benimle.
Birkaç egzersiz araştırdım yapıyorum işe yarıyor mu? Biraz hafifletiyor diyelim. Öğrendiğim birşeyde çoğu emziren annede boyun düzleşmesi olduğu. Yağız sünnet olsun haftaya doktordayım inş kontol için.
Araştırıken aşağıdakileri buldum.

•Doğum sonrası annenin günde en az 3 defa 10 dk egzersiz programı yapması çok uygun olacaktır.
•Bel hastaları, sırt kasları ve karın kaslarını güçlendirmeleri çok önemlidir, ayrıca boyun ve omuz kasları da ihmal edilmemelidir.
•Doğum sezaryenle yapılmışsa 10-15 gün dinlenilmelidir. Egzersiz yapılmamalıdır. Bu sürenin sonunda egzersizlere başlanmalıdır.
•Doğumdan 1.5-2 ay sonra doğum öncesi kiloya dönülmelidir.
•Bebek kollar uzatılarak değil göğse yakın bir mesafeden kucağa alınmalı, anne aynı zamanda eğilmemeye dikkat etmelidir.
•Anne bebeği kucağına almak için dizlerini bükmeli, çocuk kucağa alınmadan önce karın kasları gerilmeli çocuğu kaldırmak için bacak kaslarını kullanmalıdır.
•Çocuk alınırken ve oturtulurken mama sandalyesinin tepsisi çıkarılmalıdır.
•Çocuk karyolasına konulurken ve alınırken karyolaya olabildiğince yakın durulmalıdır.
•Anne yürüyüşe çıktığı zaman bebeği kucağında değil önünde veya arkasındaki bir askıda taşımalıdır.
•Anne çocuğu kalçasının üzerine yük gelecek şekilde taşımamalıdır. Bu şekilde taşıma dengeyi bozarak bel kaslarına fazla yük binmesine sebep olur. Bunun sonucunda bel, sırt ve bacak ağrıları görülebilir.
•Emzirme esnasında bebeğin üzerine eğilmemeli bebek yukarı bir yerde tutulmalıdır.
•Kullanılan otomobil mutlaka 4 kapılı olmalıdır. Bebek otomobile bindirilirken ve otomobilden alınırken arabaya çok yakın olunmalıdır.


Yeni doğum yapan annelere önerim; gündüzleri dikkat ediyoruzda dik durmaya gece uyku sersemi kamburumuz çıkıyor. Ne yapın ne edin ya bir yastıkla bebeğinizi yükseltin yada dik durun..

10 Ağustos 2010 Salı

Özlüyorum öncekilerini..

Böyle insanın içinde tarif edilmez bir iç huzur olurya, herkes aynı saatte evde toplanırya, sıcacık evin sıcacık kalabalık sofrasında hazır beklenirya, evin içinde mis gibi köfteli çorba kokusu, turşulu,zeytinli patates salatası kokusu, mis gibi pide kokusu yayılırya, her gün akşam daha da şükredilirya. Ben seviyorum Ramazanı. Bu anlatıklarımın çoğunu yaşayamasamda seviyorum... Daha çok özlüyorum geçen senelerdeki Ramazanı..

İç huzuru, dahada fazla şükretmeyi, dua etmeyi..

Hayırlı Ramazanlar...

Tarçınlı kurabiye


O kadar sıcakki Bodrum okadar olur yani.. Felaket..

Ev işlerini bitirip Yağızı uyuttuktan sonra koydum margarini balkona hooop 5 dk yumuşama..

1 paket yumuşamış margarin
1 vanilya
1 kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın
bir tutam tuz
1 su bardağı toz şeker
1 yumurta

Tüm malzeme karıştırılır. Yarım cm kalınlığında açılır şekil verilir ben üzerine karanfil koydum çok lezetli oldular. 170 derecese 20-25 dk pişirilir.

Ben biraz önce buz gidi diyet kola eşliğinde 3 tanesini yedim bile. Limonatayla harika olur..

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Biz kışa hazırlanıyoruz ya siz??

Mevsimi olan güzel mis kokulu domatesler soyuldu, bir kısmı rondodon geçirildi, bir kısmı dilimlendi zeytin yağ tuz ile biraz pişirildi, sıkı sıkı kavanozlandı..

Kırmızı biber, soğan, domates, özel karışım un, süt, yoğurt karıştırıldı bir kaç gün güneşte bekletildi... Sonra yağızın ayağı, nilin bebeği, onun çorabı bunun ayısı ile karıştırılıp zar zor elekten geçirildi, birkaç gün daha bekletilip kurutulduktan sonra tarhanalarda kavanozlanacak..

Diğer sebze depolama işlemleri için vaktimiz varmış.  Ben stajer olacak annemin yanında eğitim alıyorum, Nil & Yağız da şimdiden benim yanımda:)

6 Ağustos 2010 Cuma

Cahillik mi? Bilmişlik mi?

Alışığız biz mağazalarda çalışan bilmiş temsilcilere fakat bazende şeytan diyor git sık gırtlağını:)
Flormarın şu yeni çıkan uygun fiyatlu allığını alayım diye gittim parfümeriye baktım standında yok.. Çok bilen kızımıza dedim yeni çıkan ikili compact allıktan istiyorum diye.
Aaa dedi bir yanlışınız var öyle bir ürünü yokki, yok dedim var yeni çıktı.. Yok yok dedi olsa gönderirler bize mutlaka yanlış biliyorsunuz olan ürünleri bunlar.. Pardon şeker dedim yanlış biliyorum ozaman yok herhalde..
Ne diyeyim şimdi ben çok bilen bu cahil kıza..?

5 Ağustos 2010 Perşembe

1 yaş durumları



Ne var bu dönüm noktalarında bilmem..Doğduğu gün geldi yürüdü doğduğu gün geldi daha erkek oldu, doğduğu gün geldi bende büyüdüm dedi.. Uzun bir yazı olabilir baştan anlaşalım, önemli bir dönem 1 yaş ilerde hatırlanacak çok şey var..

Desteksiz istediği gibi yürüyebiliyor, hızlanabiliyor, yavaşlayabiliyor, eğilip yerden bir şey alabiliyor, istediği yöne dönebiliyor. Çok iyi yapamadığı şey desteksiz ayağa kalkamıyor birkaç güne kadar oda tamam olacak belli. Yürüme konusunda ben yağızın üzerine düşmedim, üstelemedim eninde sonunda yürüyecekti zaten. Yaptığım şeyler; cesaret vermek, ilk arabamı 9. ayda önüne koymak oldu.

Yemek konusunda azcık sıkıntım var. Eskisi gibi önüne ne verirsen löpür löpür götürmüyor, bazen diş sebebiyle, bazen sıcak sebebiyle, bazen sudan karnını doldurması sebebiyle, bazende yemeği beğenmemesi sebebiyle yemeği istemiyor. Azcık üsteliyorum sinirlenmeye başlıyorsa yok gitmiyorum üzerine acıktığı zaman yesin diyorum bir süre sonra aynı yemeği tekrar önüne koyuyorum bazen yiyor bazen yemiyor. Ama ikinci bir alternatif sunmamaya çalışıyorum.


Kendi başına yemek yemesi için cesaretlendirmeye başlayalı uzun zaman oldu. İlk başta çatala dökemeyeceği bir şey koydum verdim eline, ağzını buluncaya kadar çok organını gezdi ama olsun şimdi ağzını buluyor..:)


Birkaç haftadırda tabağa üzüm veya küçük dilimlenmiş şeftali koyuyorum tabağı yere koyuyorum anlatıyorum kendi başına yiyebilirsin ama tabaktan dökmek yok diye. Şimdilik dökmeden kendi başına yiyebiliyor doyduğunda ise tabağın başından kalkıp başka şeyle meşgul oluyor.

Birkaç gündür ise kendi çatal kaşığı ile (beaba kaşık & çatal) yedirmeye çalışıyorum. Tabağına dökemeyeceği yemekleri (köfte, mücver, kek gibi ) küçük parçalara ayırıyorum birkaç kez çatala birlikte takıyoruz sonra ben bırakıyorum bir süre uğraşıyor tek başına takmak için tabiki henüz beceremiyor sonra ben takıyorum tabakta bırakıyorum kendisi yiyor.


Oyuncaklara ilgili daha çok arttı, varilleri üst üste koymaya çalışıyor, kapaklarını açıp kapatıyor, sesli oyuncaklara bayılıyor bazen sıkılıyor getirip kapatmamı istiyor.


Bu dönemler için oyuncak tavsiyem ses çıkaran telefon, üst üste koyulan ve açıp kapatılan variller, ve halkalar olabilir.


Telefon sesi duyduğunda yada telefon gördüğünde hemen elini kulağına götürüp ado, dede, ado del diyor.


Resimlerdeki kişileri ayyy, ıııı gibi seslerle seviyor.


İşaret parmağını gayet iyi kullanıyor. Sorulan nerde sorularına cani isterse gayet güzel cevap veriyor gösteriyor.


Gündüz uyku saatleri hala aynı düzende gece uykuları ise evdeysek yine 21:00 en geç 21:30 eğer dışarıdaysak yada evde misafir varsa dayanabildiği saate kadar. Gece uykuları çoğunlukla birkaç kez kalkmalı. Yavaş yavaş gece emme huyundan vazgeçmesi ve fazla kalkmaması için yeni çabalara başladım ama başarılımıyım bilemiyorum. Uyandığında (gözleri kapalı aranarak mırıldanıp ağlıyor) öncelikle emzikle şansımı deniyorum ki çoğunlukla tekrar uykuya dalıyor eğer emzik işe yaramadıyla su çoğunlukla su işe yaramıyor en son çare emzirip tekrar uykuya dalmasını sağlıyorum..


Hala kendi dilinde güzel konuşuyor bıcır bıcır susmuyor. Bizim dilimizdeki
del (gel)
ado (alo)
baba
dede
anne
anane
mama
aa (al)
kelimelerini gayet güzel söylüyor.


Köpek sorulduğunda hav hav diyemesede benzer ses çıkarıyor, kedi sorulduğunda eliyle birlikte piss diyor kedi çağarıyor, kuş sorulduğunda havayı gösteriyor, balık sorulduğunda balık kitabını gösteriyor. Köpeği, kediyi, kuşu ayırt ediyor.


Müzik duyduğunda oynuyor. Arabaya bimdiğimizde müzik açmamı isterde ellerini kaldırıp oynayıp ıh ıh diyor.


İsteklerini gayet net belli ediyor. Suysa suyun yanına gidip gösteriyor yada bummm diyor. acıktıysa tencere gösteriyor yada mama diyor, uykusu geldiğinde yere yatıyor yada nennen diyor.


Çocukları gördüğünde yeme içme uyuma beni herşeyi unutuyor.


Kağıt, peçete yırtmaya bayılıyır. Kalemi eline aldığında karamala hareketi yapıyor


Ben sorun olarak görüyorum ama lütfen bana yorum yazın sizinkilerde yaptımı yapıyor mu? Yerde küçük ne bulursa genelde ağzına atıyor yutmuyor fakat dakikalarca ağzında tutabiliyor.


Artık su için biberon kullanmıyoruz. Bardaktan içiyor, eğer bardağın içinde su azsa kendi başına gayet güzel içiyor.


Şuan için hayırın ne olduğunu biliyor şuan için diyorum heran değişmesinden korkuyorum. Eğer çok fazla kalabalık ortamda değilsek sözümü dinliyor, anlıyor. Kızdığım şeyi yapmaya kalktığında eliyle hayır yapıyor bana bakıyor.


12. ay doktor kontrol notlarımız ise; bal, yumurta beyazı, devam sütü, çilekli şeyler kullanabiliyoruz ki ben zaten birkaç haftadır bal ve süt kullanıyorum çilek kullanalı çok oldu.. Fakat tartışmaya açık bir konu tekrar soruyorum İNEK SÜTÜ mü DEVAM SÜTÜ mü ?
Haftaiçi genel anestezi ile sünnet olacak.
Bugün iki kolumuzdan da 1 yaş aşısını olduk
Boy kilo gelişim gayet iyi şükür. 77cm boy, 11 kilo
Gelecek olan diş görünmüyor.
Hazır olan şeylerle ne kadar geç tanışırsa okadar iyi olur cümlesinide duydum doktorumuzdan ki zaten ben kullanmıyoum çoğunlukla (acil durumlar dışında)




Bizden 1 yaş notları bu kadar.

3 Ağustos 2010 Salı

Doğum günü davetiyesi..

Ben herkesin saklayabilmesi için özel birşey olsun istedim. Fikir olur belki..


2 Ağustos 2010 Pazartesi

Beklemek

Biliyorum onunda elinde değil, geç saatlere kadar işinin sürmesinden, geç saatlere kadar hazır sofrada onu beklemekten çok sıkılıyorum..

1. yaş

Aile arasında küçük bir kutlama yaptık Yağız oğlan için. İyiki doğdun dedik. Çok fazla abartmadan çocukların hoşuna gitsin diye azcık süsledik ortalığı..
Sonra Bodrumdan okuyanlar için pastane önerim var.. Özcan & Özlem Pastanesi. Biraz ön yargılıydım pasta için, daha önce bu tarz pasta yapmamışlardı fakat Cengiz usta ve benim üstün çabalarımla harika bir pasta çıkmış ortaya. İstediğimdende güzeldi..
Gündüz çok fazla uyumadığı için ilk saatlerde biraz mızmızlansada, pasta kesimini erkene aldırsada, hediyeleri açınca uyku muyku gitti bizim sincapın..
İkramlar imece usulu oldu çoğunlukla,
Su böreği
Milföylü-sosisli bonbon
Kısır
Yalancı kumpir
Kurabiye
Tuzlu kurabiye
Kakao topları
Peynirli salatalık

1 yaş detayları diğer yazıda. Buyrun resimlere...













26 Temmuz 2010 Pazartesi

1 sene önce bugün ve bugün

Bir sene önce bugün şu saatleri hastanedeydik. Hazırlanmış, giyinmiş doktoru bekliyorduk.. Ben zannediyordumki suni sancı verilecek, 1 saat içinde minik sincap gelecek..
Nerdeeee benim minik sincapa kavuşmam 20:30 da oldu..
Uzun saatlerden sonra görüm onu, görmeden önce bizimle aynı havayı soluduğunu hissettim, tek başına yaşadığı hayattan bizimle ortak yaşayacağı hayata geçtiğini hissettim, geldiğini hissettim ne kadar uğuşuk olsamda hissettim.
Önce hissettim, sonra sesini duydum, sonra yüzünü gördüm, sonra beni kokladığını hissettim sonra benim onu kokladığımı.. Kara çirkin birşeydin sen belkide gördüğüm en çirkin bebek ama en güzel bebek. Benim mi dedim doktora evet dedi hoşgeldin oğlum dedim sana hayatıma, ömrüme, yaşantıma hoşgeldin..
Bak daha dün gibi aklımda gelişin. Unutulmaz derlerlerdi unutulmuyormuş, unutulmasın..
Daha unutulmayan o kadar çok şey varki şu bir senede.
Söylerken ne kolay 1 sene. Doğdun dedim 20 günlük olsa, sonra 40 günlük, ah dedim 3 aylık olsa gülse,6 aylık olsa emeklese, ah dedin 8 aylık olsa herşeyi yese, 11 aylık olsa yürüse... Hepsini yapıyorsun ve 1 yaşına giriyorsun..
Ömrümsün sen benim, kara kuzum, sincapım, tontişimsin.. Herşeyimsin.
Çok şükür bizimlesin...
Seni seviyorum seni çok seviyorum..
İyiki doğdun, iyiki benim oğlum oldun. Daha nice yaşlarını önce sağlıkla, sonra mutlulukla, huzurla kutlayalım. Bugün olduğundan daha hayırlı bir evlat ol en büyük dileğim bu senin için..
Doğduğun gün kutlu olsun..